ZİNCİRLİ KUYU MEZARLIĞI (YAŞANMIŞ HİKAYE)

İlginç gelir mi sizlere bilmem, benim  de 20 sene öncesine ait bir hikayem var paylaşmak istedim sizlerle. O zamanlar ki ikametimiz eski tarz mahalleler, hani kimsenin kapısını kilitlemediği, akşamları komşuların kapılara dökülüp çekirdek çitlediği, çocuklarında gece 12’lere kadar sokakta oyun oynadığı mahallelerden.  Evimiz Zincirli Kuyu Mezarlığını görürdü,  hikayeler anlatılırdı mezarlıkla ilgili, mezarların üzerinde dolaşan ışıklar falan varmış da, görenler olmuş da, onun gibi..  Biz de merakla o hikayelerde anlatılan şeyleri görebilmek için gece vakti seyrederdik, acaba hangi mezarda ışık yanıyor diye. İşte yine öyle bir gün, merdiven başına oturmuş 3 arkadaş mezarlığa dikmişiz gözlerimizi, “uçuşan ışıklar var mı!” diye bakıyoruz, biz den belki 5- 6 yaş küçük bir çocuk geldi yanımıza,  “ne yapıyorsunuz burda?” dedi.  Bir yanımdaki arkadaşım, ”Sana ne? Ne işin var senin bu saatte burda? Gitsene evine!!! ”dedi. Ben çocuğu bir yerden tanıyacak gibi oluyorum ama bir türlü çıkaramıyorum,  mahalledeki çocukları gözümün önüne getiriyorum yok, hatırlayamadım bir türlü.  Diğer arkadaşımız dondu kaldı hiç bir şey söylemiyor, daha önce konuşan arkadaşım yine söylenmeye başladı, ”Ya çocuk git evine annen seni arar şimdi, Nerde oturuyorsun sen?” dedi çocuk gülümser gibi oldu, mezarlığa doğru baktı ve bi şey söylemeden mezarlığın merdivenlerinden aşağı doğru inmeye başladı. Donup kalan arkadaşımız aniden kalktı ve; “Ben eve gidiyorum dedi .” Ne oldu ya, niye gidiyorsun”dedik,  “Görmediniz mi çocuğu, O bizim Veysel’di,” dedi hepimiz o an fırladığımız gibi evlerimize kaçtık, bir daha da mezarlığı asla seyretmedik. Veysel bizim arkadaşımızdı 7 yıl önce ailesiyle birlikte Şile’ye denize gittiklerinde boğulmuştu ve bu mezarlığa defnedilmişti.