ÜÇ GÖLGE KÖYÜ PART 3

Otobüs şoförü otobüsü geri çevirdi ve beni indirdi.Ben köyün patikasına doğru yürümeye başlayacaktım arkadan seslendi.

“Bak kardeşim , bu köy için pek iyi şeyler söylemezler.. Dikkat et.” dedi.


“Nasıl ?” diye sormaya kalkmadan otobüs şoförü sürmeye devam etti… Gözden kayboldu.


Heralde köyün yerlisi bir gariptir diye düşündüm ve gece kar yağışında yürümeye devam ettim… 

.
Telefonumun şarjı bitmek üzereydi , hava da cidden soğuktu.

Saat 9-10 sularıydı… Köye de pek fazla bir mesafe kalmamıştı zaten.


Çantalar büyük ağırlık yapıyordu , kitaplar , kıyafetler üst üsteydi.. Hele ki üstüne kar da binince hepten yorgun düşmüştüm.


Sonucunda köye vardım… Tahminen 20-25 tane hane vardı. Hanelerden bazıları insan oturamayacak kadar yıkık dökük bir haldeydi.


Köy kahvesine doğru yürüdüm köydeki insanların çoğunun yaşı yüksekti.. Kahvede oturmuş sohbet ediyor gibiydiler ancak ben yanlarına gittikçe hepsi susmuş ve beni izlemeye geçmişti.


Çıt bile çıkmıyordu.


“Selamun Aleyküm” dedim… 


Selamı almadılar sadece başlarını sallayıp selamladılar… 


Yaşça biraz daha büyük olanlardan bir tanesi


“Hayırdır evlat , yolunu mu şaşırdın ?” dedi.


Öğrenci olduğumu ve proje ödevi için bu köyde bulunduğumu söylediler… 


Çantama bakıyorlardı.


“O çantadakiler ne ?” diye sordular.


“Kamera , kitaplar , defterler , metre falan” dedim… 


Baştan aşağı beni süzüyorlardı.


Aslında rahatsız olmuştum , daha sıcak bir yerli bekliyordum… 
“Müsade ederseniz köyde 3-4 gün kalacağım… ” dedim.

Bu dediğime biraz bozulmuş gibiydiler… Ancak ses çıkarmadılar.


Akşam olunca onlar gitti. Köylerde en son kahveler kapanırdı.


Son oturan kişi de kalkınca köy kahvecisi içeride bana bir döşek bir de yastık ayarladı.


Gözümün önünde çekinmeden kasayı kitledi , bütün paraları aldı ve bunları yaparken bana sanki hırsızmışım gibi davranıyordu.


Köyün insanında hakikaten de bir farklılık vardı.


“Sabah kahve erken açılır , sen de uyanmış ol” dedi… 


Kapıyı kapattıktan sonra 


“Emrin olur” dedim..